İklim / Sağlık
Özel Röportaj: Prof. Dr. Vuslat Sema Ünal 🌍
23.06.2023
Özel Röportaj: Prof. Dr. Vuslat Sema Ünal 🌍
Yazar : Kübra Güler Dağtekin
İklim Krizinin Sporcu Sağlığına ve Beslenmesine Etkileri

Vücut ısısı ve performans sporcu için çok önemli bir denge meselesi. Performans anında vücut ısısı zaten yükselen sporcular, iklim krizi nedeniyle dünyamızın sıcaklığının her geçen gün daha da arttığı günümüzde sıcaklıklarla baş etmekte zorlanıyor. Hatta sahalarda bazı riskli durumlar dahi oluşabiliyor. Tokyo Olimpiyat oyunlarında pek çok sporcu yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle yarışı tamamlayamadı ya da oyunun ortasında baygınlık geçirdi. Hatta sıcaklıktan başı dönen ve sakatlanan bir sporcu da kariyerine veda etti. Siz bir bilim insanı ve doktor olarak günümüzde profesyonel sporcuların iklim krizi ile mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz? İklim krizinin sporcu sağlığındaki bu etkileri sonucunda sporun geleceğine dair öngörüleriniz neler?

İnsan da, diğer birçok canlı gibi, işlevsel bir yaşam için her ortamda vücut ısısını sabit tutar. Vücuttaki kusursuz biyolojik ısı kontrol sistemi bu işi bazen cilt kan dolaşımını artırarak bazen de terleterek yapar. Vücut ısısı bu sistem çalışmazsa 20 derece hava sıcaklığında, istirahatte bile, her 5 dakikada 1 derece artma eğilimindedir. Spor sırasında kasların çıkardığı enerji, istirahate göre en az üç kat fazladır. Sporcunun vücut ısısı üstün bir gayretle aktivite düzeyine göre 3500 ml’ye kadar ulaşabilen terleme yardımıyla dengede tutulabilir. Ancak terleme daha 2000 ml’ye ulaştığında sporcu için ısı vurgunu riski başlar. Tam da bu nedenle, hava sıcaklığı 35 derecenin üstüne çıktığında, en çok etkilenen üç gruptan biri sporculardır. Sıcaklık arttıkça, ısı kontrol sistemi, enstrümanlarını birer birer yitirir. Isı vurgunu ise kritik eşik aşıldığında gelişir. İnsanın yaprak gibi kuruduğunu düşünebilirsiniz. Beyin, böbrek, kas, kalp işlevi bir anda bozulur. Etkin tedavi sonunda bile, kalıcı sağlık sorunları gelişebilir. Hava sıcaklığının sürekli 35 derece üzerinde olması durumunda, alıştığımız standartlarda doğayla iç içe, hareketli yaşam, olimpiyatlar, ligler, turnuvalar, ilham verici centilmenlik yarışmaları sürdürülebilir olmaktan çıkar. 

İklim krizinin beraberinde getirdiği hava kirliliği, ekolojik bozulma, aşırı doğa olayları da gibi etkiler sporun yanı sıra birçok günlük aktiviteyi olumsuz etkiler. Alerji, sıradışı viral enfeksiyonlar, solunum yolu hastalıkları ve bunların neden olabileceği psikolojik sorunlar da, ısı vurgunu gibi spor yapmayı zorlaştıran çeşitli sağlık sorunları olarak karşımıza çıkabilir.

Beslenme herkes için olduğu gibi sporcular için de çok önemli bir konu. Daha fazla enerji ihtiyacı olan sporcular protein açısından zengin gıdaları tercih ediyor. Ancak iklim krizi sonucunda oluşan gıda güvensizliği ve dünyanın kaynaklarına saygılı bir beslenme biçimine geçme zorunluluğu nedeniyle günümüz dünyasında bireysel ve profesyonel sporcu için sağlıklı beslenme nasıl olmalıdır? 

Spor yapan bireylerin antrenman ve yarış dönemlerinde günlük metabolik, fiziksel ve bilişsel gereksinimlerine uygun beslenmeleri performansları açısından büyük önem taşır. Planlama yapılırken; bireysel yeme alışkanlıkları, alerjileri, yiyecek tercihleri, güncel bilimsel beslenme bilgileri, yiyeceklerin ulaşılabilirliği ve eğer değişiklik gerekiyorsa sporcunun bu değişime gösterdiği motivasyon dikkate alınır. Öğünler antrenman ve karşılaşma zamanlamasına göre ayarlanmalıdır. Sporcu beslenmesinde ana besleyicilerin  (karbonhidrat, yağ ve protein) dengelenmesi çok önemlidir.

En temel vazgeçilmez mineral ve vitamin destekleyiciler; demir, kalsiyum, D3 ve B12 vitaminidir. Beslenme tipine göre ek vitamin, mineral ve element desteği yapılabilir. Güncel bilimsel veriler ışığında, yapılan spora göre günlük harcama dikkate alınarak, enerji kaynağının yüzde 20 ila 35’i kolay sindirilebilir yağlardan oluşturulmalıdır. Proteinlerin temel enerji kaynağı olarak kullanılması doğru bir seçim değil. Kişiye getirdiği metabolik yük fazladan risk alması demektir. İdeal koşullarda elit bir sporcunun diyetinde protein oranı en fazla 1.8 gr/kg olmalı. Yani 100 kiloluk bir sporcunun günlük 180 gr protein alması yeterlidir. Gereksinime göre günlük yağ miktarı 1-2 gr/kg arası tercih edilir. Geri kalan açık karbonhidratlardan karşılanmalı. Bu da, bireysel gereksinime göre 5-11 gr/kg arası değişim gösterir.

Besinlerin çok olmasındansa, niteliklerinin dikkate alınması gerekir. Örneğin yağ kaynağı olarak balık, fındık, fıstık, avokado, susam, zeytin ve kanola coğrafi yeterlilikler dikkate alınarak seçilebilir. Protein kaynağı seçiminde, bölgeye ve beslenme tercihine göre et, balık, kanatlı hayvanlar, yumurta, düşük yağlı süt ürünleri, soya, tam tahıl ve baklagiller , dengeli seçimlerle gruplanabilir. Karbonhidrat için doğal şeker içeriği olan gıdalar seçilmeli; mısır şurubu, glikoz şurubu gibi kompleks, sindirimi zor ‘sağlıksız’ diye nitelendirilebilecek molekülleri içermeyen, basit gıdalar, doğada bulunduğu haliyle (meyve, sebze. tahıl, baklagil gibi) tercih edilmelidir. İklim krizi çerçevesinde düşündüğümüzde ana besleyiciler için daha çok bitkisel ve yenilenebilir hayvansal kaynaklı gıdalara ağırlık verilmesi akılcı bir yaklaşım olur. Miktar ayarlamaları dikkatli yapılarak, yerel ve mevsimsel ürünlere yönelmek ise ambalajlama, depolama, taşıma gibi işlemleri en aza indirir. Lokal ürünler için tek kullanımlık plastik ambalajlar yerine tekrar kullanılabilir kaplar tercih edilebilir.

Ülkemizin coğrafi konumu eşsiz. Sporcularımızın beslenebilmesi için her seçime uygun ürün yerel olarak yetiştirilebiliyor. Buna rağmen, endüstriyel olarak üretilmiş, çoğunluğu ithal olan besin destek ürünlerinin tercih edilmesi şaşırtıcı bir durum. Bunların içerik kontrolleri, yoğun olarak tüketildiklerinden mümkün değil. Üretildikleri koşullarda, olası bulaşların, alerjiden toksisiteye kadar varan olumsuz etkiler yapma riski bulunuyor. Ayrıca psikolojik olarak da düşünülünce mis gibi bir kase üzüm mü size iyi gelir, yoksa aynı kaloriyi renkli ve ağır kokulu enerji içeceğinden mi almak istersiniz?

Zorunlu kalınan durumlarda elbette istisnalar yapılabilir ama hem bir insan, hem de bir hekim olarak kanımca genel yönelim doğal, sürdürülebilir, kolay erişilebilir olan yiyeceğe olmalı.   

Peki sizce sporcular iklim krizinin sağlıkları üzerindeki etkilerini dengelemek ya da azaltmak için neler yapmalı? İklim krizi ile nasıl mücadele etmeli?

Küresel anlamda bilimsel yaklaşım olarak sporcunun, spor yaşamını korumak için alabileceği önlemleri bireysel ve çevresel olarak iki grupta incelenebilir. Bunların çoğu iklim krizinin, sporcu performansı üzerine olan etkilerini azaltmak için de geçerlidir. 

Bireysel önlemler şöyle özetlenebilir:

  • Kondisyonunu korumalı ve ani kilo alıp vermekten kaçınmalı.
  • Standart, sürdürülebilir ve optimize edilmiş, metabolik yükten arındırılmış  beslenmeli.
  • Hidrasyonu önemsemeli ve bunu doğal su/sıvı kaynaklarından sağlamalı.
  • Hastalık, sakatlık dönemlerinde istirahate çekilmeli, tedavi protokollerine en iyi şekilde uyum göstermeli.

Çevresel önlemler ise:

  • Antrenman yaparken hava kirliliği, hava sıcaklığı ve antrenman sahasının uygunluğunu gözetmeli.
  • Antrenman yaparken kullandığı ekipmanların (giysi, ayakkabı, vs) aktivite ve iklim koşullarına uygunluğunu gözetmeli.
  • Antrenman süresinin uygunluğunu gözetmeli.
  • Antrenman dönemlerinde gereksiz fiziksel sakatlanma riski almamalı.

İklim krizinden tüm canlılar etkilenir ancak sorunu ortaya çıkaran da, mücadele edebilecek olan da sadece insandır. İklim krizi ile mücadele sadece sporcuyla ve spor yaşamıyla sınırlı değildir. Tüm yaşam sürecini ve birlikte yaşayan tüm insanları kapsar. Sporcular, toplum üzerindeki etkileri, hareketleri ve yaşam tarzlarıyla, farkındalığı olmayan insan kitlelerini bilinçlendirerek ve örnek yaşam sergileyerek önemli bir katkıda bulunabilirler.

Şampiyon sporcunun sürdürülebilir beslenmeyi tercih etmesi ve bunu görünür kılması, çevre dostu etkinliklere katılması, kendisine özenen binlerce genci buna yönlendirir. Üretimi, paketlenmesi, taşınması ve muhafazası, fosil yakıt tüketimine ve  gezegenimize çok pahalıya mal olan “özel beslenme destekleri”, “performans artırıcı kimyasallar” daha az tüketilir. Bunların neden olduğu sağlık sorunları kendiliğinden ortadan kalkar. 

Şampiyonların, antrenmanları iklim ve doğal koşulları gözeterek sürdürülebilir ortamlarda programlaması ve yol gösterici olması, bireylerin yüksek enerji harcanarak klimatize edilmiş spor salonlarından, doğaya dönmesini sağlar. Böylece kurtarılan değerli kaynaklar, doğanın daha iyi korunmasına yöneltilebilir. Sürdürülebilir tarım, sağlıklı su kaynaklarının önemi, temiz doğa kavramı kendiliğinden insanların yaşamına girer ve karbon ayak izi de önemli oranda azaltılır.

Sporun doğasında mücadele var. Ancak iklim krizinin doğasında birlikte mücadele var. Bu bağlamda siz, sporun geleceği ve sporcu sağlığının korunması için spor camiasına nasıl bir görev düştüğünü düşünüyorsunuz? Kulüplere ve federasyonlara bir çağrınız olsa ne söylemek isterdiniz?

İklim krizine karşı tüm insanlığın bir varoluş savaşı vermesi gerekir. Bu, hem doğanın bozulan dengesini korumaya, hem de bunu bile bile yapan kötücül insanlara karşı verilecek uzun soluklu ve direnç gerektiren bir mücadeledir. Birçok insan, bazen bireysel varlık kaygısıyla, bazen umursamazlıktan, kimi zaman ise bilişsel yetersizlikten yaklaşan tehlikeyi göremiyor veya görmezden geliyor. Yerkürenin 1.5 derece ısınmasının yol açacağı sorunun, uğruna yaşadığı her şeyi değersiz kılacağını, yok edeceğini algılayamıyor. Bana göre bu nedenle mücadelenin ilk basamağı toplumsal çevre bilinci yaratmak olmalı. Spor evrenseldir. Sporcular, sporun sahiplenicisi olan kulüpler ve federasyonlar; dil, din, ırk, cinsiyet farkı olmaksızın insanlara direk ulaşan, yönlendiren, etkisi yüksek, kritik toplumsal oluşumlardır. Bu nedenle çevre bilincini yerleştirmek için, milyonlarca insana önyargıları yıkarak erişebilen federasyon ve spor kulüplerine çok ihtiyacımız var. 

Kulüpler ve federasyonlar kurumsal binalarından kullanılan tüm ürünlere, etkinliklerden sporcuları için sağladıkları kaynaklara kadar iklim krizi ile mücadeleyi önceliklendirerek bunu görünür kılabilirler. Spor merkezlerini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla donatabilir, su tasarrufu ve atık kontrolü yapar hale getirebilirler. Takım transferlerinde, her türlü ulaşımda iklim dostu sistem tercihlerini açık olarak ortaya koyabilirler. Taraftarları için hazırladıkları ödüller, formalar, anı hediyeleri için çevre dostu ve adil koşullarda üretilen ürünleri öne çıkarabilirler. Sivil toplum kuruluşlarıyla görünür işbirliği yaparak, bu yönde bir nevi sponsorluk üstlenebilirler. Tek bir kulüp bile bu konuda başlangıç yapsa, diğer kulüp ve federasyonlar iyiliği desteklemek için, sahnede gecikmeden yerlerini alırlar. Milyonlarca taraftarı olan bir takımın, final maçında vereceği mesajın ulaşabileceği kitlenin büyüklüğünü düşünün! Her final maçında iklim krizine yönelik tek slogan verilse, toplumsal bilinç oluşturulsa, iklim krizini önlemek için verilecek uğraşının önemli aşamalarından biri başarılmış olmaz mı? İnsanlar başarı figürlerini sever ve benimserler. Şampiyon sporcular ve başarılı spor kulüpleri geniş kitlelere ulaşabilme açısından önemlidir. Onlara yöneltilen bu sevginin, yerkürenin iyiliğine yönlendirilmesi, iklim krizi dönüşünün ivmesini artırabilir. Böylece gezegenimiz yaşanmaya değer kalabilir. 

Bu Yazıyı Paylaş