Özgür Eşkara
Yaz sıcaklarıyla birlikte ısınmaya dair farkındalık artıyor. Bu elbette toplumsal olarak iyi bir gelişme. Ama iklim krizi sıcaklık artışından öte bir problem. Bunu da anlatmak lazım.
Birleşmiş Milletlerin “Sürdürülebilir Küresel Hedefleri” kapsamında, adalet ve fırsat eşitliği konusu da iklim farkındalığı ile birlikte atılması gereken adımlar arasında. Hedef, dünya üzerinde yaşayan insan ırkı içindeki bireylerin her birinin eşit haklara sahip olabilmesi. Eğitim, sağlık, gelir, yaşanabilir şehirler, temiz çevre herkesin hakkı olmalı.
Ama bu sadece lineer yaşanmamalı, belli bir zaman dilimini kapsamamalı. Sürdürülebilir olmalı. Bizden sonraki nesillerin haklarına saygı duymak ve sonraki nesillerin de yaşanabilir bir dünyayı deneyimleyebilmeleri için, önceki nesillerin duyarlı davranışlar sergilemesini sağlamak adına, “adalet” konusuna nesiller arası adalet de eklenmeli.
Ağaçların huzurlu yeşilini, denizin umut dolu mavisini, doğanın yaşama sevinci dolu rengârenk halini sadece biz ve geçmiş nesiller değil, bizden sonraki nesiller de hak ediyor. Bu güzellikleri deneyimlemek onların da hakkı. Bu hakkı onlara verelim ve geleceğe sahip çıkmaya devam edelim. Bu yolda umut dolu gelişmeler yaşanıyor:
- Yıllık karbondioksit salımının dörtte biri okyanuslar tarafından emiliyor. Fakat emilen karbondioksit suyun asit seviyesini değiştirip deniz canlılarına zarar vererek ekosistemi bozabiliyor. Kaliforniya Üniversitesi’nin son 6 yıldır yürüttüğü çalışmalara göre, deniz çayırı bu asitlenmeyi dengeliyor, doğa kendini iyileştirebiliyor.
- Danimarka çok uzun süredir gaz ve petrol üretiminde başı çeken ülkelerden biriyken, 2050 ye kadar kademeli olarak gaz ve petrol üretimini bırakıp, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Kuzey Denizi üzerindeki yapay bir adada geniş kapsamlı rüzgar enerjisi platformu inşa etmeyi planlıyor. Ülke tarihindeki en büyük altyapı projesi olacak bu girişim ile ilk etapta 3 milyon evin elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması planlanıyor.
İklim sorunu sadece hava sıcaklığı problemi değil, bizim geçmiş nesillerden emanet aldığımız DÜNYAMIZI, YAŞAMI, bizden sonra gelecek nesillere hak ettikleri şekilde bırakma mevzusu. Olaya sosyal adalet penceresinden de bakarsak, bu meselenin çözümünde daha hızlı adımlar atılmasını sağlayabiliriz.