BMW Group’un sürdürülebilirlik stratejisi ve bu konudaki şeffaflığı, kazandığı “DOW Jones Sürdürülebilirlik Endeksi” ödüllerinin yanı sıra, “Carbon Disclosure Projects” ve “Sam Sustainability Awards” kapsamında aldığı ödüller ve “Sustainalytics Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi” ile dünya çapında da tanındı. Şirketin sürdürülebilirlik odağını ve iklim hedeflerine ulaşma konusundaki ilerlemesini ortaya koyan bir başka stratejik gelişme ise Sürdürülebilirlik Değeri Raporu’nun 2020 Yıllık Faaliyet Raporu’na dahil edilmesiyle hayata geçti. Bu gelişmenin ardından, sürdürülebilirlik ve kaynak koruma konularının şirketin stratejik odağının merkezinde olduğunu gösteren yeni kanıtların gelmesi de gecikmedi. BMW Group, Münih’te düzenlenen “IAA Otomobil Fuarı” kapsamında devrim niteliğindeki yeni konsepti BMW i Vision Circular’ı tanıttı.
Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği
Stratejik açıdan kendisine iddialı hedefler belirleyen BMW Group, bu hedefleri Neue Klasse’nin piyasaya sürülmesiyle bir adım daha geliştirmeyi amaçlıyor. BMW Group, 2030 yılına kadar, kullanım aşamasındaki her otomobil başına karbondioksit emisyonlarını yarıya indirmeyi planlıyor. Aynı zamanda üretimde kullanılan ikincil malzeme oranını yüzde 50 oranında artırmayı hedefleyen şirket, plastik malzemelerin geri dönüşümü konusunda da yeni iş birliklerine odaklanmaya hazırlanıyor. Döngüsel ekonomi, tüm bunların ekseninde oldukça önemli bir rol oynuyor.
Bununla birlikte BMW, diğer imkanlardan da faydalanmayı ihmal etmiyor. BMW Group, 2021’in başından itibaren güneş enerjisinin elektriğe dönüştürülmesiyle üretilen alüminyumları satın alıyor. Alüminyum üretimi oldukça fazla enerji tükettiğinden, bu süreçte çevre dostu elektrik kullanılması karbondioksit emisyonları açısından kayda değer bir düşüşe olanak tanıyor. Çevre dostu enerji, şirketin 2030 yılına kadar tedarikçi ağındaki karbondioksit emisyonlarını yüzde 20 oranında azaltma hedefine ulaşması için etkili bir kaldıraç olarak öne çıkıyor.
Bu doğrultudaki bir başka önemli adım ise, üretimde geri dönüştürülmüş tungsten kullanımı. Oldukça sert ve demire kıyasla ısıya çok daha dayanıklı olan bu metal, üretim sürecinde çok önemli bir rol oynuyor. BMW Group’un kapalı bir malzeme döngüsü yaratma konusundaki hassasiyetinin, kullanılan tungsten miktarında yılda yedi tonluk bir düşüşle sonuçlandığını görüyoruz. Bu sayede, birincil tungsten kullanımına kıyasla enerji tüketimi yüzde 70 oranında, karbondioksit emisyonları ise yaklaşık yüzde 60 oranında azalıyor.
Doğal kauçuk konusunu da ele alacak olursak, BMW Group’un sürdürülebilir doğal kauçuk üretimini desteklemek ve tropik yağmur ormanlarındaki biyolojik çeşitliliği korumak üzere Pirelli ve Birdlife International ile üç yıllık bir projeye başladığını da görüyoruz.
Hedef: Yüzde 100
Dünyadaki hammadde rezervi maalesef sonsuz değil. Bu nedenle, yukarıda bahsettiğimiz türdeki girişimler günümüzde her zamankinden daha önemli bir hale gelmiş durumda. Bunun bilincinde olan BMW, atık miktarını mümkün olduğunca azaltan süreçlere geçmek için tutarlı bir şekilde çalışıyor. Şirket 2020 yılında, üretilen otomobil başına açığa çıkan CO2 emisyonu miktarını 2006’ya kıyasla yüzde 78 oranında azaltmayı başarmış durumda. Günümüzde BMW otomobilleri yüzde 95 oranında geri dönüştürülebilir şekilde tasarlanıyor ve kullanılan yüksek gerilimli bataryalar da yüzde 90 oranında geri dönüştürülebiliyor.
Bununla birlikte, BMW Group kendine daha da yüksek hedefler belirliyor. Bu hedefler doğrultusunda, yeni çıkarılan madenler yalnızca başka bir alternatif olmaması durumunda kullanılabiliyor. BMW i Vision Circular, döngüsel ekonomiyi temel alan bir otomobilin gerçekte nasıl görünebileceğine dair bir ön fikir sunuyor. Yüzde 100 oranında geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanıldığı konsept otomobil yine yüzde 100 oranında geri dönüştürülebiliyor ve BMW Group’un dünyanın en sürdürülebilir otomobil üreticisi olma tutkusunun somut örneğini oluşturuyor.