Kültür / Sürdürülebilirlik
Bakış Açımızı Değiştirmek
31.03.2023
Bakış Açımızı Değiştirmek
Yazar : Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver
Günlük hayattaki etkileşimlerimize farklı bir bakış açısıyla bakmayı deneyebiliriz.

Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver

Merhaba! Hayata farklı açılardan bakmayı severim. Bir çam ağacının altına girip tam tepesine, yere yatıp bir çiçeğin altına ya da her gün baktığım tavana tepe taklak bakmak mesela! Şaka bir tarafa, bakış açımızı değiştirmek için zorlu anatomik pozlara girmemize gerek yok elbette. Günlük hayattaki etkileşimlerimize ve deneyimlerimize farklı bir bakış açısıyla bakmayı deneyebiliriz. Bununla ilgili kendime ait bir saptama şu şekilde: fark ettim ki, iklim krizi ve sağlık üzerine çalışmaya başladığımdan beri bilimsel makale ve tıp haberlerini algılama tarzım değişmiş. Bir bilim insanı olarak size bunu kanıtlarla ortaya koymak için hızlı bir deney yaptım! Medscape’te Ocak ayının en iyileri olarak bildirimi gelen bilimsel haberlerin ne kadarını dünyamız ve iklim krizi ile ilişkilendirebileceğime baktım. Sonuç olarak on sağlık haberinin yedisini küresel ısınma ve çevresel yıkım ile ilişkilendirebildim. Bunlar içinden özellikle üç tanesini sizlerle paylaşmak isterim. 

‘2023’teki en iyi diyetler: Akdeniz diyeti gene kazandı.’

Meyve, sebze, baklagiller, zeytinyağı ve balık üzerine kurulu, daha az hayvansal gıda tüketimini gönüllendiren Akdeniz diyeti altı yıldır üst üste en iyi ve en sağlıklı diyet unvanını aldı. Bu seçim yapılırken gıdaların sağlıklı, güvenli, uygulanması kolay olup olmadığı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını destekleyip desteklemediği değerlendirildi. Ne şanslıyız ki nispeten düşük karbon ayak iziyle bu gıdalara ulaşabileceğimiz bir ülkemiz var. Yani bizim için en sağlıklı olan diyet, dünyamız için de sürdürülebilir ve karbon ayak izi düşük olan bir beslenme biçimi aynı zamanda! 

‘Bilim barsak sağlığı ile egzersiz motivasyonu arasındaki bağı ortaya koydu.’ 

Yaşam tarzımızın, özellikle de gıdamızın ve içinde bulunduğumuz çevrenin barsaklarımızdaki mikropların sayısını ve çeşitliliğini etkilediğini biliyoruz. Bu mikropların da bizim beynimizi etkilediğini. Barsak-beyin ekseninde olan muhteşem etkileşime dair kanıtlar sunan bu çalışmada, antibiyotik ile barsaklarındaki bakteriler öldürülen farelerin koşu sonrası beyinlerinde daha az dopamin salındığı görülmüş. Dopamin, iyi bir şey başardığımızda bizi mutlu eden ve dolayısıyla motive eden bir nörokimyasal madde. Yani, aslında yediklerimiz, içtiklerimiz ve etkileşimde bulunduğumuz çevre barsaklarımızda yaşayan mikropları etkileyerek dolaylı olarak duygu durumumuzu ve hayatta verdiğimiz kararları da etkiliyor. Bu örnekte olduğu gibi, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla, faydalı mikroplarımıza ne kadar iyi bakarsak onlar da bizi daha fazla fiziksel aktivite yapmak için gönüllendiriyor! Yani, barsaklarımızdaki iyi mikropları destekleyen gıdalar tüketir, toprakla uğraşır, sağlıklı bir çevrede yaşarsak aynı zamanda işe otomobil ile gitmek yerine yürümek için de motive olabiliriz. Sağlığımıza iyi gelen dünyamıza da iyi gelmiş olur! 

‘Hastalarınız bu gizli anti-COVID silahını kullanıyor mu?’

Evet, bu heyecan verici başlıktaki gizli silah fiziksel aktivite! Bu habere konu olan bilimsel çalışma düzenli fiziksel aktivite yapan kişilerin COVID-19 nedeniyle hastaneye yatma ve ölme risklerinin daha düşük olduğunu gösterdi. Fiziksel aktivitenin aşılanma ile birlikte pandemi kontrol stratejileri arasına eklenmesi gerektiği vurgulandı. Çalışmayı yorumlayan Dr Olinger ‘proaktif tıp’ olarak adlandırdığı, kişiye göre optimize edilmiş beslenme, egzersiz, uyku ve tüm beden meditasyonunun sağlık ekosistemi içerisinde yer bulmaya başladığını sevinerek belirtiyor. Yani, araç kullanmak yerine yürümeyi, bisiklete binmeyi tercih ederek hem karbon ayak izinizi hem de ciddi COVID-19 geçirme riskinizi azaltabilirsiniz! 

Bundan beş yıl önce bu makaleleri okuduğumda, yıllardır süregelen iklim değişikliğinin farkında olmama rağmen bu şekilde bağlantılar kurmam mümkün olmazdı. Ne zamanki dünyaya farklı gözlüklerle ve değişik açılardan bakmaya başladım, o zaman her deneyim farklı anlamlar bulmaya başladı. Siz de bugün dünyaya bir de böyle bakın. Oturduğunuz odaya, işe giderken tercih ettiğiniz taşıt aracına, yediğiniz öğüne, okuduğunuz makaleye. Acaba size daha önce söylemedikleri neler söyleyecekler? Bu yeni sözler hayatınızda farklı olasılıkların kapılarını açabilir mi? Dünyaya bakış açımızı değiştirdiğimizde gördüğümüz ilişkiler, yıkımlar, hastalıklar, umut vadeden yeni yaklaşımlar, tedaviler bizi iklim krizine karşı daha aktif bir konuma getirebilir mi? Umarım ki öyle olur.

Bu Yazıyı Paylaş